28 Temmuz 2010 Çarşamba

Fashin's Night Out 16 Eylül 2010

Vogue Türkiye ilk kez 16 Eylül 2009 tarihinde dünyadaki 13 Vogue ülkesinin katılımıyla gerçekleşen Fashion Night Out’u getiriyor.Fashion Night Out, moda ve perakende dünyasında markalararası güç birliği yaparak, sektöre hareketlilik kazandırmak için düzenleniyor. Etkinlik süresince katılımcı markaların mağazaları, saat 18:00’den geceyarısı 00:00’a kadar açık. Gece boyunca Vogue editörleri, alanının en iyi fotoğrafçı ve stilistleri, modeller, spor ve cemiyet hayatından ünlü isimler de etkinliğe destek veriyor.

Etkinlik tarihi: 16 Eylül 2010, Perşembe

27 Temmuz 2010 Salı

ŞIKLIĞI İLE GÖZ KAMAŞTIRAN KADININ 100 VAZGEÇİLMEZİ





Dün D&R 'da haftalık turumu yaparken kaptım bu kitabı.


Kullanılmayan giysilerle dolup taşan bir gardırop yerine içindeki her parçanın işinize yaradığı fonksiyonel bir gardıroba sahip olmak istemez misiniz?
Moda otoritesi Nina Garcia, kendi stillerini belirlemeleri konusunda kadınları cesaretlendirir, hatta onlara yol gösterir. Nina, modada renklerin, tasarımcıların, markaların değişebileceğini ama modanın belkemiğini oluşturan yüz parçanın asla değişmeyeceğine inanır. Bu yüz parçanın hepsi de birer moda klasiğidir.

Moda meraklılarının kesinlikle hoşuna gidecek olan bu 100 maddelik liste bir yapılacaklar, alınacaklar, 'asla'lar veya 'mutlaka'lar listesi değil. Sizi çılgınlar gibi alışveriş yapmaya yönlendirecek maddeler yerine daha uzun vadede kullanabileceğiniz, işlevsel ve şık giysilerle dolu bir gardıroba sahip olmanıza yardımcı olacak fikirlerle tanışacaksınız. Yani aslında bu kitap sizin için bir başlangıç noktası olacak.

Şıklığıyla Göz Kamaştıran Kadının 100 Vazgeçilmezi arasında minik siyah elbiseden saç örgüsü kazağa, bikiniden takım elbiseye, trençkottan beyaz gömleğe kadar pek çok klasik parçanın yanı sıra kaftan, kürk, egzotik deri çanta gibi iddialı parçalara da yer veriliyor. Kot pantolon ya da kemer gibi oldukça sıradan veya hayvan deseni ya da kırmızı ruj gibi fazlasıyla cesur parçaları kullanmanın inceliklerine değiniliyor. Ufacık detayların çok büyük farklar yaratabileceği giyim konusunda işin uzmanına danışmak istiyorsanız Nina Garcia'nın listesine mutlaka göz atmalısınız.

Nina Garcia, ünlü Project Runavvay şovundaki kusursuz duruşu ve acımasız moda eleştirileriyle tanınmıştır. Sektörde seçkin bir otorite olan Nina, Marc Jacobs'tan Elle'e ve Maria Claire'e kadar birçok moda dergisinde ve çeşitli modaevierinde çalışmıştır. Aslen Kolombiyalı olan Garcia, şu an New York'ta yaşamaktadır.

Ressam, heykeltıraş ve ilüstratör Ruhen Tolcc/o'nun en bilinen çalışmaları Vogue, Harper's Bazaar, Details, Paper, Visionaire, L'Uomo ve New York Times'ta yayınlanmıştır.

RIFAT ÖZBEK



Rıfat Özbek ,mimarlık eğitimi görmek üzere,İstanbul'dan Liverpool'a gitti, ancak vazgeçerek modaya yöneldi ve Londra'da Saint Martins Sanat ve Tasarım Akedemisi'ne kaydoldu.İlk önce Monsoon'da çalıştı ,daha sonra kendi şirketini kurdu.Özbek'in Fas'a özgü renkleri ve nakış işlemeleri zekice kullanması (ve kreasyonunu çoğu zaman fesla tamamlaması)Vogue editörlerinin dikketini çekti .Rıfat Özbek ,1987'de Future Özbek markasını oluşturdu.

1970'lerin pantolonları..

1950'lerin etekleri..

PAZ-ART (Cihangir ve BüyükAda)


Cihangir'in sanat ve tasarım pazarı PAZART, festival çerçevesinde, 30 Temmuz Cuma, 31 Temmuz Cuamrtesi ve 1 Ağustos Pazar günleri Büyükada'da yerini alacak.
Ege'nin öte yakasından gelen kardeş şehir Orestiada'nın da katılımıyla, müzik, sanat, yerel kültürler ve yerel mutfaklardan örneklerle dolu rengarenk bir şenlik yerli yabancı konukları üç gün boyunca İstanbul Adaları'na buyur edecek.
Adalar Belediyesi ve 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın ev sahipliğinde düzenlenen şenliğe Cihangir'i temsil eden yepyeni tasarımcı ve sanatçılarımızla konuk oluyor, ve hepinizi Adalar'a bekliyoruz!
Festival Lapsamındaki Etkinliklerden Seçmeler:
Laogrifiko Musio Orestiadas - Yunanistan’ın Orestiada şehrinden gelen, 45 kişilik müzik, koro ve geleneksel dans grubu,
Şef Saim Akçıl denetiminde Tekfen Filarmoni Solistleri – Üç Denizin Solistleri, Müzikli Büyükada Fayton Turu, Türk-Yunan Gastronomi Deneyimi, Bahçe Tarihçisi Gürsan Ergil'il eşliğinde Büyükada Bahçeleri Gezisi, Üç Tenor Konseri, Semiha Berksoy Opera Vakfı Çocuk Etkinlikeri, Şef Neşet Ruacan'ın denetiminde TRT İstanbul Hafif Müzik ve Caz Konseri, Üç Tenor Konseri, “Tatavla Keyfi” Müzik Grubu ve İstinpoli Dans Grubu Gösterileri, Buzuki Orhan Osman'dan "İstanbul Rebetleri", Polifonik Koro Koral İstanbul, Apostrophe Rock Konseri, Festival süresince, Ataol Behramağlu, Devrim Erbil gibi değerli ustaların eşliğinde edebiyat, resim, Adalar kültürü söyleşileri, Çocuklar için sanat atölyeleri, Fotograf sergileri..ve..Büyükada'nın orta yerinde, Cihangir'in PAZ-ART'ı...

23 Temmuz 2010 Cuma

1950-59 Dönemi




Güzellik ,öte dünyaya ait bir şey haline geldi .Gözler kalemiyle köşeler kalın çizilerek kaşlar belirginleştirildi, buna karışılık koyu renk dudaklar ve porselen tenle yüz tamamlandı.Saçlar fırçayla tarandı,şekillendirildi ve parlak bir görünüme kavuşturuldu.Takma kirpikler önemliydi,ağız kapalı kaldı. Uzun bir dönem ,beyaz eldivenler dikkat çekti.Zira, elin her hareketi,bunlar sayesinde ,farklı bir jest haline geliyordu.Yüce ve mesafeli güzelik...
Önemli olan ne giydiğiniz değil, neyi neyle giydiğinizdir diyordu Vogue.
1950'lerin başında görüldüğü kadarıyla modasının geleceği tasarım yeteneğinden ziyade
dokuma teknolojisine bağlıydı.Nylon büyük ve yeni fabrikalar tarafından üretilmekteydi.Nisan 1951'dw Çin ceketleri,yakasız yakalar,limon sarısı,leylek rengi sektöre girdi.Audrey Hepburn Givenchy'nin yeni ilham perisi oldu.
Mağrur ve gülmeyen bir yüz,göğüs hizasına kaldırılmış bir el, biri diğerinin önüne konmuş ayaklar.
Coca Chanel Paris'te salonunu yeniden açmış ve 5 Şubat 1954'te savaş sonrası ilk koleksiyonunu sunmuştu.,
1950'lerin ortalarında sentetik ürünler piyasayı kapladı.İnsan yapımı yeni elyaf ürünlerin her biri spesifik özelliklerinin karışımından elde ediliyordu ve artık yedek malzeme olarak değil tekstil dünyasında özel bir rol oynamak üzere üretilmekteydi.
Uzay seyahati ufukdaydı,Pierre Cardin'in öncülük ettiği fütürist hareket başlamıştı.

22 Temmuz 2010 Perşembe

Merchandising

1/7/2001
Merchandising

Merchandising, pazarlamacıların çok sık kullandığı bir terimdir. Ama teorik anlamı ile iş hayatında tezahürü standart değildir. Farklı farklı uygulamalara Merchandising denmektedir.
Merchandising’in kelime anlamı “satış geliştirme yöntemi”dir. Ama Türkiye’de, nedense perakende noktalarında yapılan aktivitelerin bir kısmı olarak sınırlandırılmıştır. Bense, tanımın çok geniş bir alanı kapsadığını düşünüyorum.


Satış alanları içinde ürünlerin sergilenmesi; “doğru ürün seçimi, doğru yerlerde, doğru satış trendine göre raf payı” markaların ve perakendecinin sihirli kuralı haline gelmiştir. Perakendeciler aracılığıyla tüketiciye ulaşan markaların, son yıllarda üstünde durduğu en önemli konulardan birisi, alan yönetimidir. Pazarlamacılar buna merchandising demektedir.

Bu tanımı muteber aldığımızda; Merchandising, üretici-perakendeci-tüketici arasındaki zincirin halkalarının oluşmasında en önemli etkendir. Marka’nın perakende noktasında olumlu bir imaj sergilemesi için önemli bir araçtır.



Merchandising’in amacı markalara satış noktalarında hizmet desteği vermek ve raf satış hızını artırmaktır. Bu kapsamda market, süpermarket, hipermarket, zincir mağazalar, showroom ve bayiler gibi toplu alışveriş merkezlerinde raf düzenleme (tanzim/teşhir), raf ve ürünlerin temizliği, “face” sayısını kontrol, stok ve raftaki ürünlerin sayısını kontrol, rakipler hakkında bilgi toplama ve tüketicilerin ürüne yönelik davranışlarını gözlemleme gibi etkinlikler merchandising elemanları tarafından yürütülür.



Market raflarına çıkmak için büyük miktarda raf kirası ödeyen firmalar, market market gezen merchandising elemanları sayesinde raflardaki bulunurluğunu düzenlemekte ve marketteki stoklarını daha kısa zamanda öğrenebilmektedir.



Size ayrılan rafta ürünlerinizin dağınık durması, eksik olması ya da (kısa bir süreliğinede olsa) hiç ürün bulunmaması hem markaya hem de perakendeciye büyük zararlar vermektedir. Kusursuz bir merchandising servisinin satışları % 30-40 civarında artırdığı gözlenmiştir.



Merchandising uygulamaları ile üretici, dağıtıcı ve tüketiciye sağlanan avantajları şöyle sıralayabiliriz.



- Firma – piyasa iletişiminin tek noktada toplanması

- Ürün satış hızını artması

- Raflarda en etkin sergileme

- Satış noktası depolarındaki ürünlerin uygun koşullarda tanzimi ve kontrolü,

- Bozuk ve hasarlı ürünlerin takibi ve temizlenmesiyle tüketiciye temiz ve düzgün ürünlerin sunumu

- Rakip ürünlerin raf paylarının, fiyat ayarlamalarının ve promosyonlarının izlenmesi

- POP malzemelerinin kontrolunün sağlanması ve etkinliğinin artırılması

- Perakendeciye artı hizmet sunulduğu için brand loyalty yaratır. Bu sayede fiyat rekabetinden etkilenme azalır.



Perakende noktasındaki ambiansı (iç ve dış dekorasyon, vitrın ve raf düzenleme) yönetmek, karma mağazalarda bulunan ürünlerinizin fark edilmesi için özel standlar tasarlamak, mağazayı POP malzemelerinizle süslemek birer satış geliştirme, yani “merchandising” taktiğidir.



Son zamanlarda Avrupa’da ve yeni yeni Türkiye’de, merchandising kelimesi, spor kulüplerinin ek gelir getirmek amacıyla “kendi renkleri ve markası bulunan objeleri pazarlamasını ifade etmek” için de kullanılmaktadır. Özellikle futbol kulüpleri sadık müşterilerinden (taraftarlarından) daha çok gelir elde etmek için “gizli aktiflerini” keşfetmiş, bazen fason bazen de lisans vererek, kulübe özel hediyelikler, aksesuarlar, giysiler vb...şeyler üreterek, gerek kendi mağazalarında, gerekse karma mağazalarda satışa sunmuşlardır.



İmajına ve itibarına güvenen bazı markalar da, kendi üretmedikleri ve uzmanı olmadıkları ürünlere markalarını vererek Merchandising yapmaktadırlar. Bkz: Harley Davidson



Yazının başında da belirttiğim gibi Merchandising’in kelime anlamı “satış geliştirme”dir. Buradan hareketle düşünecek olursak şirketlerin uyguladığı diğer Merchandising taktikleri de şunlardır:



• Kredi kartı geçerliliği

• Vade, taksit

• İstonto, subvansiyon, indirim, peşin/toptan indirimi

• Sürüm/tekrar indirimleri

• Hediye / Eşantiyon / Bundle

• Kupon verme

• Çekilişe katılma hakkı

• Ödül / Puan verme

• Geri ödeme / iade

• Garanti

• Deneme süresi

• Satış sonrası servis olanakları

• Prim / komisyon



Eminim şimdi yukarıdaki taktiklerin birer satış geliştirme taktiği olup olmadığını sorguluyorsunuz. Buna cevap bulabilmek için “satış”ın ne olduğunu hatırlayalım. Satış, bir malı, para ile değiştirmektir. Yani satış dediğimiz olay, ilan edilen fiyat üzerinden nakit olarak yapılır. Bu alışverişi cazip kılmaya yönelik her ekstra girişim “satış geliştirme”dir.



Hatta, bugün Doğrudan Pazarlama altında yapılan bir çok uygulamanın Satış Geliştirme taktiği olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar perakende noktasındaki tanıtım, tattırma, denetme, sample verme gibi uygulamalardır.



Bu örneklerden de anlaşılıyor ki, Merchandising, pazarlama iletişimi karmalarından biri olan “Satış Geliştirme”nin yerine kullanılabilir. Ve bu alanda uzmanlaşacak şirketler kurulabilir.



Genellikle “satış geliştirme” sorumluluğu belirli bir kişiye/departmana/ajansa verilmeyip herkesin vazifesi olarak görülmektedir. Elbette, bir markanın yaratıcıları olan: marka yöneticileri, pazarlama müdürleri, satış müdürleri, reklamcılar, halkla ilişkilerciler, doğrudan pazarlamacılar, stratejistler, danışmanlar ve daha birçok kişiden, satış üzerine fikir geliştirmeleri beklenir.



Ben satış geliştirmenin bir uzmanlık alanı olduğunu düşünüyorum. Nasıl ki, Pazarlama İletişimi karmasının diğer kalemlerinin (reklam, halkla ilişkiler ve birebir tanıtım/satış) departmanları ve ajansları varsa, satış geliştirmenin de bir departmanı, hatta ajansı olmalıdır. Çünkü bu uzmanlık ve yaratıcılık gerektiren bir iştir. Satış Geliştirme (Merchandising) ajansları sadece fikir üretip, stratejik planlar yapmakla kalmayıp bu alanda uygulamalar da geliştirebilirler.



Kısacası Merchandising’i dar anlamıyla algılayıp hizmet üretmektense, geniş anlamıyla (Satış Geliştirme) kavranması daha doğru olur.



Son söz olarak Satış Geliştirme alanında hizmet üretmek için kurulacak şirketlerin de önemli bir gelir elde edeceğini düşünüyorum.

Murat Saylan'dan Güzel Bir yazı..

5/11/2005
Moda markası yaratmak


Tekstil alanında çok önemli bir know-how yarattığımızı biliyorsunuz. Dünyaca bilinen ve tüketilen moda hazır giyim markalarına fason üretim yapa yapa, dünya markası yaratacak düzeye geldik.



DamatTween, MaviJeans, Sarar… gibi cesur markalarımız dünyanın önemli kentlerinde kendi mağazalarını açarak dünya markası olma yolunda ilerliyorlar.



Tabii bu aşamaya gelmeden önce fasonculuk yaptılar, sonra kendi markalarıyla ihracat yaptılar, daha sonra uluslar arası pazarlama yaparak çok katlı mağazalarda “Corner”lar oluşturdular. En nihayetinde şimdi mağaza açmaya başladılar.



Bundan sonraki süreç ise bir ülkede en az 30 mağazaya ulaşarak reklam yatırımı yapmaya başlamak olacaktır. Dünya markası olmak için de, her kıtada en az bir ülkede yaygın mağaza zincirine sahip olmak gerekiyor diye düşünüyorum. Veya başka ülkelerdeki girişimcilerin distribütörünüz olmak için sıraya girmesi ve sizin kurallarınızla çalışmayı kabul etmesidir, dünya markası olmak. (Sizin “dünya markası” kıstasınız nedir?)



Anlayacağınız benim kıstaslarıma göre dünya markası olmak demek ihracat değil, uluslar arası pazarlama yapmaktır. Bir köşede sessiz sedasız satılıyor olmak değil, tanıtımla, bilinirlikle ve organize bulunurlukla satılıyor olmaktır.



Hazır giyimde moda markası yaratmak için illa üretim yapıyor olmanız gerekmiyor. Hatta tasarım yapmanız bile gerekmiyor. Tek yapmanız gereken bulunurluk ve marka yönetimi. Kendi markanızı organize noktalarda tüketicilerle buluşturuyorsanız, bilinirliğiniz ve talebiniz varsa moda marka olma yolunda ilerliyorsunuz demektir.



Tasarımı “koleksiyon evleri”nden alabilirsiniz. Yeryüzünde sadece tasarım işiyle uğraşan butik tasarım firmaları var. Bunlar ne üretim yapıyorlar ne de markaya sahipler. Sadece markalara tasarımlarını satıyorlar. İtalyan markalarının nasıl çalıştığını sanıyorsunuz? Hatta otomobil firmaları bile böyle çalışıyor. Yani tasarımı “outsource” yöntemiyle temin ediyorlar.



Moda markalar, marka konseptlerine uygun tasarımları telif hakları ile birlikte satın alıyorlar. Sonra da dünyanın en ucuz fason üretimini yapan ülkelerde (Türkiye, Mısır, Pakistan, Hindistan, Çin…) seri üretim yaptırıp, satış noktalarına gönderiyorlar.



Tasarımı ve üretimi kendi bünyesinde gerçekleştiren firmalar da zaman zaman “outsource” yöntemini kullanıyorlar.



(Moda marka olabilmek için, marka vaadinizi taşıyan koleksiyonlarınızı hazırlayacak veya tasarım firmalarından seçecek Kreatif Direktör'ünüzün çok iyi olması gerekir. Tom Ford gibi)



Bu perspektiften bakınca, ulusal veya global yaygınlıkta moda markası yaratmak için illa da tasarım ekibi oluşturmanıza ve/veya fabrika sahibi olmanıza gerek yok diyebiliriz. Vizyon, estetik göz, moda zekası, trendsetter cesaretiniz varsa moda markası yaratmak için yola çıkabilirsiniz.



Ulusal veya global moda markası olabilmenin birinci koşulu bulunurluğunuzu çok iyi kurgulamaktan geçiyor. Ya gerçekten prestijli mağazalarda “corner” olacaksınız, ya da münhasır mağazalarınızı açacaksınız.



Bulunurluğunuzu yönetmek için; önemli mağaza zincirleri ile çalışmış, mağaza yönetiminden iyi anlayan, mağaza fizibilitesi yapabilen, franchising sistemini bilen, seyahat engeli olmayan insanları işe alarak başlayabilirsiniz.



Corner veya franchising sistemi ile de yaygınlaşsanız, mağazacılığı çok iyi bilmelisiniz. Moda markası yaratmayı planlıyorsanız, size tavsiyem, hemen mağaza sahibi yakınlarınızdan mağazacılığı öğrenmeniz, mağazacılık kitapları okumanız veya bizim gibi danışmanlara danışmanızdır.



Bir mağaza zincirinin markalaşması için; marka konumlandırması, marka ismi, koleksiyonları ve mağaza atmosferi birbirlerini bütünler olmalıdır. Mağazacılıkta markalaşmak için; atmosfer, çeşit zenginliği ve hizmet kalitesi, ürün kalitesinden daha önemlidir.



•Mağazacılık konsept işidir.
•Kimleri hedefliyorsunuz?
•Ne vaat ediyorsunuz?
•Ne sunuyorsunuz?
•Nasıl sunuyorsunuz?


•Mağazacılıkta müşteri her şeydir.
•Müşterilerinizi çok iyi tanımalısınız.
•Müşterilerimizi kayıtsız şartsız mutlu etmelisiniz.


•Retail is detail
•Mağazacılık, binlerce detaylardan oluşur ve bu detayların sürekli iyileştirilmesi gerekir.


Bulunurluk konseptinizi geliştirdikten sonra, satış noktalarına ne kazandıracağınızı da belirlemelisiniz. İster “corner” açın, ister “franchising mağazası” açın, her ikisinde de girişimciye “tatminkar gelir” kazandırabilecekseniz varlığınızı sürdürebilir ve yaygınlaşabilirsiniz.



Tabii bulunurluğunuz belli bir sayıya ulaştıktan sonra bilinirliğinize yatırım yapmanız gerekir. Yani mağaza sayınız ülke çapında yeterli penetrasyona ulaştıysa tanıtım faaliyetlerine başlamalısınız. Reklam, defile, broşür, web sitesi, branding, coverage, bilinirliğinize yardımcı olacaktır.



Ulusal veya global moda markası olmak için bulunurluğunuzu ve bilinirliğinizi iyi yönetmeniz yeter şarttır.



Fasonculukla pişen firmalarımıza son söz olarak şunu söylemek isterim; Fasonculukla moda markası yaratmak birbirinden çok farklı iki alandır. İkisi de ayrı kar merkezleridir. Birinden diğerine kolayca geçilemez. Geçiş için; Araştırma, Sermaye, Know-how, İnanç ve Odaklanma gerekir. Bunlar yoksa fasonculukta kalmanızı tavsiye ederiz.

20 Temmuz 2010 Salı

MODA SEKTÖRÜNDE MÜŞTERİ DAVRANIŞLARI



Tüketici,müşteri ne satın alır ve neden satın alırı en ince detaylarına kadar anlatan bir kitap.

19 Temmuz 2010 Pazartesi

OSHO..YAKINLIK




Yakınlık başka bir boyuttur. Diğerinin senin içine girmesine izin vermektir, seni senin gördüğün gibi görmesine izin vermek; diğerinin seni senin içinden görmesine izin vermek, bir insanı varlığının en derin noktasına davet etmek. Modern dünyada yakınlık giderek kayboluyor. Sevgililer bile yakın değil. Dostluk sadece bir kelime artık, giderek kayboluyor. Neden? Çünkü paylaşacak bir şey yok. İçindeki yoksulluğu kim göstermek ister? İnsanlar rol yapma derdinde: "Ben varlıklıyım, ben oraya ulaştım, ne yaptığımı biliyorum, nereye gittiğimi biliyorum."
Eğer sen yakın olmaya hazırsan, karşındakinin yakın olmasına da yol açabilirsin. Senin açıklığın, onun açık olmasını kolaylaştırır. Senin içtenliğin, onun içtenliğine, masumluğuna, güvenine, sevgisine, açıklığına izin verir.
Sen olmasan, bu evrenin şiirinde, güzelliğinde bir şeyler eksik kalır. Bir şarkı, bir nota eksik kalır, bir boşluk olur; hiç kimse sana bunu söylemedi...
OSHO-Yakınlık

TASARIM YÖNETİMİNİN abcSi




Ürün tasarımı daha önce hiç olmadığı kadar önem kazanmış durumda. Bir ürün fonksiyonel özellikleri bakımından rakiplerinden üstün olmadığı, hatta onlardan daha düşük kaliteli olduğu halde duyguları harekete geçiren tasarımı sayesinde pazarın bir numarası olabiliyor. Ya da çok nitelikli bir ürün sırf kötü tasarımı yüzünden başarısız olup pazarlama çöplüğünü boylayabiliyor.

Çok iyi ürünleriniz olabilir, ama bu ürünlerin hak ettiği başarıyı elde edebilmesi için iyi bir tasarımla desteklenmesi şarttır. Tasarım yalnızca ürün dizaynı için gerekli değildir. Markanızın hedef kitlenizle karşılaştığı her noktada etkileyici tasarımlarla boy göstermelisiniz.

Bunu nasıl başaracaksınız? Yanıt ortada: Etkileyici tasarım anlayışını kurumunuzun vazgeçilmezleri arasına katarak... Peki bunu nasıl yapacaksınız? Yanıt yine ortada: Tasarım yönetimi konusunda dünya çapında bir otorite olan ve bu alandaki ilk doktora programını başlatan Brigitte Borja de Mozota'nın bu kapsamlı kitabını okuyarak..

18 Temmuz 2010 Pazar

Marka Yöneticisi kimdir?

Marka Uzmanı / Marka Yöneticisi
Satış ve Pazarlama

Bir ürün ya da markanın pazarlama (özellikle de reklam ve tanıtım) fonsiyonlarını planlayan geliştiren ve genel anlamda yöneten kişilere erilen addır. Marka Uzmanı / Marka Yöneticisi'nin görev tanımı, ait olduğu organizasyona göre büyük farklılılar gösterebilmektedir. Ancak genel olarak Marka Uzmanı / Marka Yöneticilerinin satış, reklam, halkla ilişkiler, ARGE, pazar araştırmaları konularında bilgi ve beceri sahibi olmaları beklenmektedir.
Temel görevleri, markanın pazarda nasıl bir yer edinmesi gerektiğine, markanın pazarda nasıl poziyonlandırılması gerektiğine karar verip, bununla ilgili her türlü süreci yönetmek ya da bu süreçlere gerektiğinde destek olmaktır.
Marka Uzmanı / Marka Yöneticileri genel olarak İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerinden ve Halkla İlişkiler, Reklamacılık bölümlerinden mezun kişiler tarafından tercih edilmektedir. Marka Uzmanı / Marka Yöneticisi olan kişilerin yenilikçi, girişimci, öngörülü, proaktif, empatik, ekonomi dinamikleri ile ilgili, piyasaları takip eden kişiler olması beklenir. Ayrıca Marka Uzmanı / Marka Yöneticilerinin yabancı markaları ve literatürü de takip edecek kadar yabancı dile hakim olmaları da aranan bir özelliktir.
Etiketler: brand manager, marka, patent, reklam, marka tescil, marka yönetimi, marka uzmanlığı

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Armani ile hatıra resmi..(Milano,2007 Ekim)



Milano'da okurken sevgili G.Armani ile Armani Prive'de hatıra resmi çektirmiştim.
Kendisi çok mütevazi ve güleryüzlü idi, zaten kendini gerçekten tamamlamış insanlar genelde böyle olur.

15 Temmuz 2010 Perşembe

Alexander McQuenn





Paris terziliğinin kendine özgü bir stile sahip aykırı çocuğu Alexander McQuenn ,kendisini bir anda Givency'nin şehvetli koltuğunda bulan bir soför çocuğuydu.McQueen,master bitirme defilesi sırasında izleyici koltuğunda oturan Vogue stilistli İsabella Blow tarafından keşfedildi.Kasın 1992'de Vogue'un moda çekiminde giydi ve McQueen'i ,ilk ismi Lee'yi değiştirip daha egzotik bir havası olan Alexander ismini almaya da Blow ikna etmişti.
McQueen kendi ününü yayma ve tartışma yaratma konusunda çok parlak bir beceriye shipti.Bu,büyük oranda işçi sınıfı kökenli olması ,Doğu Londra aksanıyla konuşması ve cesur fikirlere sahip olmasından kaynaklanıyordu.Saint Martins Sanat ve Tasarım Akademisi'de gitmeden önce,McQueen ,zaten elbise yapımının teknik yönlerinde ustalaşmmıştı.
Eğitimi sırasında kendi çizgisini geliştirdi.1996'da İngiliz yılın tasarımcısı ödülünü alan McQueen ,Givenchy'den Christian Dior'a geçen John Galliono'nun koltuğuna yerleşti.Paris'i azametli bir tavırla adımlayan McQueen'in gazabından Wivienne Westwood ve John Galliono 'da dahil olmak üzere herkes nasibini aldı.Hatta çalıştığı modaevinin efsanevi kurucusu ve yüzyılın en saygı duyulan tasarımcılarından biri olan Hubert de Givenchy için "önemsiz biri" demişti.
McQueen 'in defileleri her zaman sansasyonel olmuştur ,ancak koleksiyonları istikrarsızdı.1997'de Vogue'a şöyle demişti "Eğer bir ceketin üzerinde açlıktan ölen bir Etiyopyalı görmek istiyorsanız Londra'daki McQueen 'e gelin.Lüks bir şeyler istiyorsanız Givenchy'ye gelin.Ben tam bir moda şizofreniyim."

Giorgio Armani(Piacenza,Italya 1934)


"İtalya'da moda mantıklı,rasyonel ve giyilebilir bir niteliğe sahiptir" Giorgio Armani'nin gözlemi buydu."Benim ilham perisini beklemek gibi bir lüksüm yok.Yeni bir koleksiyonun doğuşu,şüphesiz,heyacan verici bir durumdur.Ancak eninde sonunda tek başına oturur önümdeki boş sayfayı açıp tasarlamaya başlarım" Yumuşak omuz ve akıcı takımın mimari Armani ,çağdaşlarının ve müşterilerinin önünde saygıyla eğildiği,Italyan moda tasarımcılığının tartışmasız kralıdır.
Bologna Üniversitesi'nde Tıp okumaya başlayan Armani 1953'te askere gitmek için okuldan ayrıldı.1954'te vitrin dekorasyonu tasarımcısı ve stilist olarak işe başladı ve bir süre sonra La Riniscente mağazalarının erkek giyim satın alma görevlisi oldu.1960-1970 yılları arasında Nino Cerutti için erkek giysileri tasarladı.
Armani 20 yılını modayı farklı açılardan analiz etmekle geçirdi.Kıyafetleri ve moda sektörünü bir bütün olarak değerlendiriyor ve dünyayı sarsan devrimlerden ziyade sessiz ve sakin ilerleyen devrimden yana.HİLEKERLARIK,HOKKABAZLIK peşinde değil.Onun derdi malını satmak ,bir yerlere devretmek.Beyaz saçları, hep bronz kalan teni ve üzerini kaplayan yaldızlarıyla Armani'nin etrafında mitler ve efsaneler yaratılmış durumda ,bununla birlikte elbise askıları arasındaki mesafeyi noktası virgülüne dikte eden, kendisine kolalanmış çocuk bezlerinden mamasını yediren ve asla nakiit kullanmayıp sadece kredi kartıyla alışveriş eden bir mükemmelilyetçi portresi çiziyor.İş arkadaşları çalışırken Rodin'in " Düşünen Adam " heykeline benzediğiniğ söylüyorlar.
Sayısız ödülün sahibi olan Armani'ni aldığı nişanlar arasında "en yüksek devlet nişanı"da var .Oscar törenlerinde daima güçlü bir şekilde yer aldı.Birinci sınıf film yıldızlarını giydirdi.

13 Temmuz 2010 Salı

Paçalarımızı kıvıralım



GALATA..BUTİKLER..


Paristexas
Japonların moda ve markalar konusunda ne kadar hassas olduklarını biliyoruz. Bu hassasiyetin farkında olan tasarımcılar, Japon pazarı için ayrı koleksiyonlar hazırlıyorlar. Galata’daki Paristexas'ta bu pazar için hazırlanan koleksiyonlardan seçmeler bulunuyor. Bu küçük butiği gezerken "Aaa Phillip Lim de varmış" diye çığlık atabilirsiniz. Marc Jacobs, Vera Wang, Diana von Furstenberg, Anna Sui, Chloé ve Paul&Joe burada bulacağınız markalardan sadece birkaçı. Aksesuarlarda tasarımcı imzası yok ama indie Japon tasarımcılara has sıradışılık var. Paristexas'ta gözünüze kestirdiğiniz parçayı almakta acele etmenizde yarar var. Çünkü bir parçanın aynısından bulmak oldukça zor. Kendine özgü olmaya bayılanlara duyurulur.
(0212) 252 49 90
Bereketzade Mahallesi Camekan Sokak 4, Galata

Midnight Express
Ülkemizin en kişilikli kreasyonlarını yaratan tasarımcısı Banu Bora ve eşi mimar Tayfun Mumcu, Midnight Express'i geçtiğimiz yıl İstanbul'un moda ve tasarım hayatına kazandırdılar. Böylece, önce İstiklal Caddesi'ndeki Mısır Apartmanı'nda, sonra da Bebek'te niş tasarımlar bulabileceğimiz adreslere kavuşmuş olduk. Yerli ve yabancı birçok markanın bulunduğu Midnight Express mağazaları şehrin en elegan alışveriş noktaları. Türk tasarımcılardan Özlem Kaya, Ümit Ünal, Simay Bülbül, Özgür Masur, Deniz Yeğin, Buket Fikircioğlu, Onur Eraybar ve Banu Bora'nın tasarımlarını burada bulabilirsiniz.
(0212) 251 19 68
İstiklal Caddesi Mısır Apartmanı 163/5, Galatasaray
(0212) 257 95 14
Cevdet Paşa Caddesi Germencik Sokak Bebek Palas Apartmanı 1, Bebek

Ümit Ünal Doors
Ümit Ünal, butiğini Asmalımescit'te açınca, restoran-kafe-bar üçlüsünden ibaret olduğunu düşünülen Asmalı'ya taze kan gelmiş oldu. Oralarda gezinirken Ümit Ünal Doors'un önünden transit geçip gitmek mümkün değil. Zira burası sizi içeri davet eden bir butik. Butikte Ümit Ünal koleksiyonlarının yanı sıra gri.ümitünal adlı daha genç, renkli ve uygun fiyatlı bir koleksiyon da bulunuyor. Ünal'ın rüyalarından yola çıkarak tasarladığı tişörtler özel ilgiyi hak ediyor.
(0212) 245 78 86
Asmalımescit Mahallesi Ensiz Sokak 1/B, Beyoğlu

İkon Vintage&Today
Konu moda olduğunda eskiler gibisi yok. İkinci el kıyafetler, hem geçmişin ruhunu beraberlerinde getirdikleri hem de benzersiz bir tarza sahip olmanın kestirme yolunu sundukları için her moda müptelasının vazgeçilmezi. Türk insanı ikinci el kıyafetlere 'eski ve pis' gözüyle baktığı için şehrimizde ikinci el mağazaları mumla aramak zorunda kalıyoruz. İkon, bu ikinci el mağazalar arasında en şık olanlarından bir tanesi. Çoğu Paris'ten getirilen vintage parçalar, temizlenip onarılarak satışa sunuluyor. Buraya geldiğinizde 'başkalarının eskisi' fobinizi yenmen zamanının geldiğini anlayacaksınız.
(0212) 251 06 77
Firuzağa Mahallesi Bostanbaşı Caddesi 20/A, Galatasaray

Building
Butik ve restoranı bir arada sunan bir mekân Building. Burayı en iyi tanımlayan sözcük deneysellik. Sedef Kırdök, Cenk Tavukçuoğlu ve Serkan Yılmaz'ın hayata geçirdikleri Building projesi, alışılagelmiş kalıpların dışında yer almayı seviyor. Yemeklerin sunuluşundan giysilerin tarzlarına kadar her şeyin sıradışı olduğu bir mekânda bulunmak insana Avrupa'daki konsept mağazalardan birindeymiş hissini veriyor. Kıyafet ve aksesuarlarda özgünlük arayanların Building'e göz atması bir gereklilik.
(0212) 243 07 17
Serdar-ı Ekrem Caddesi 27/A, Tünel

Antijen
Antijen, eskiden ihraç fazlası ürünlerin ağırlıklı olduğu bir mağazayken artık dikişlerin gözünüzün önünde yapıldığı bir atölyeye dönüştü. Burada satılan giysilerin çizimlerini mağazanın sahibi Nilüfer Karaca yapıyor. Elbise ve etek gamı oldukça geniş olan Antijen'de her zevke hitap eden modeller mevcut. Tütülü, 50'li yılları anımsatan etekler de, derin sırt dekolteli oturaklı elbiseler de var. En güzeli de modelini beğendiğiniz bir kıyafeti mağazada bulunan farklı bir kumaştan diktirebilme şansınızın olması. Hizmette sınır tanımayan Antijen, kendi modelleri dışında beğendiğiniz bir modeli götürdüğünüz takdirde sizin için dikim de yapıyor.
(0212) 251 86 14
Yeniçarşı Caddesi 9/B, Galatasaray

Modada Marka Olmak : Armani'den Zara'ya Moda Devlerinin Marka Oluşturma Tarzları




Bir zamanlar yalnızca seçkinlerin tekelindeki bir lüks olan moda, artık herkes için erişilebilir olma özelliğini kazanmıştır. Zara, TopShop ve H&M gibi markalar Prada ve Gucci değerindeki giysileri öğrencilere ve halka sunmuştur. Medyanın büyük ilgisi; John Galliano, Alexander McQueen ve Stella McCartney gibi tasarımcıların kendi başlarına birer marka haline gelmelerine yol açmıştır. Nike ve Adidas gibi spor markaları kendi imajlarını pratik spor giyimle sınırlı olmaktan çıkarıp sporla uzaktan yakından ilgisi olmayan müşterileri bile çeken “modern” bir modaya dönüştürmüşlerdir.

Bu değişim nasıl gerçekleşmiştir? Modada Marka Olmak, modanın popülerleşmesi olgusunu araştırmakta ve pazarlamacılar ile marka oluşturma uzmanlarının giysi ve aksesuarları nasıl olup da, birer arzu nesnesine dönüştürdüklerini açıklamaktadır. Mark Tungate reklamların ve medyanın, moda “duygumuzu” nasıl değiştirdiğini incelemekte ve mağaza düzenlemelerinin satın alma davranışımızı nasıl etkilediğine dikkat çekmektedir.

Canlı bir ifade tarzı ve gazeteci diliyle yazılmış olan bu kitap, modayı marka ve logolardan reklamlar ve psikolojiye kadar her yönüyle pazarlama perspektifinden incelemektedir. Dünyanın en büyük moda markası gurularıyla ilk elden yapılmış söyleşilerle dolu bu kitap, moda endüstrisi içinde marka oluşturmanın etkisini araştıran, türünün ilk kitabıdır. Moda markası oluşturmak karmaşık, büyüleyici bir iştir ve Modada Marka Olmak sıradan bir “giysinin” nasıl olup da, adeta gizemli güçlere sahip bir nesneye dönüştüğünü göstermektedir

1940-1949 Dönemi





Savaş başlayıp Londra harap olduğunda ve hatta idare yerinin iki adım ötesinde bombalar patlamaya başladığında bile Vogue modaya olan inancını kaybetmemişti."Modanın nabzı tükenmez bir canlılıkla atmaya devam ediyor.Değişiklik ve kendini ifade etme arzusuyla düzgün bir görünüm ve fantezi duygusu var olduğu sürece moda da var olamaya devam edecek" Savaşın patlak vermesinden önce, moda elitistti ve gerçeklerden kaçmaktaydı.Şimdi ise kıyafetle birlik parolasının bir parçası haline gelmişti.Sektör perişandı,verimli tasarımlar yaratacak hayal gücü tükenmişti.Taslak defterleri kapanmış ve moda en sevimsiz görevleri yerine getirmeye
başlamıştı.Artık devletin kullandığı araçlardan biri olarak modanın görevi insanların maneviyatını yükseltmekti.İpek çoraplar yasaklanmıştı ve bu kadınları şoke etmişti.Kalın yük çoraplarla bacaklarımızmı şişecek diye düşünüyorlardı.Kemer sıkma polikikaları modayı derinden etkilemişti.1942'te ,Vogue,NEW LOOK sözcüğünü üretmişti.Şık giyinmek artık demode .Zengin görünmek iyi bir şey değil.Bugünlerde moda olduğundan daha hafif görünmek.Kimyasal maddelerden yapılmış kıyafetler Amerika'da geliştirilen yeni bir fikirdi.Amaç doğal kaynakları tüketmeden dayanıklı malzemeler yaratmaktı.Nylon kullanılmaya başlandı.Kemer sıkma politikası kozmetik ürünleri içinde geçerliydi."Tırnak cilasını son damlasını sulandırmak.Ruj kutusundan kalan son kırmızıyı kazıyıp dudaklara sürmek..gibi" El çantaları astarlarla ve tokalarla yeniden tutturuldu, şapkalar ve elbiseler tadilattan geçirildi,korseler onarıldı,çoraplara görünmez yamalar yapıldı ve ayakkabılar boyandı.
Nisan 1947'de Vogue 1910'dan beri moda dünyasın en radikal değişimine tanıklık etti.Christian Dior yeni koleksiyonun solaganı şuydu:" Modanın Marne Savaşı."
"Dior eteklerinde kumaşı cömertçe kullanıyordu.Yünlü bir günlük elbisede on üç buçuk metre ,kısa bir tafta akşam kıyafetınde yırmı ıkı metre.Bu bir ahlaki rezaletti.Bir kum saati siluetinin kadınların bilinçlerine sağlam bir şekilde yerleşmesiyle birlikte ,moda yeni bir deneysel döneme girmiş oldu.Kumaş bu dönemden sonra cömertçe kullanıldı,şekilden şekle sokuldu.
Kadınları dikkat çekinci ve çarpıcı hale getirmeyi amaçlayan dikkat çekici ve arzulanan kıyafetler.

12 Temmuz 2010 Pazartesi

THE BRAND AGE..Türkiye'nin tek marka yönetimi dergisi






1 Subat 2009 tarihinden itibaren aylık olarak Marka Fabrikası Yayınları tarafından yayımlanmaya başlanan The Brand Age, yerli ve yabancı yazarları, Türkiye ve dünyadan marka haberleri, akademik konuları, eğlenceli sayfaları ve pek çok sürprizi ile marka çalısması yapan tüm kurum ve kişilerin eksikliğini duyduğu bir yayın ihtiyacını karşılıyor.
Derginin genel yayın yönetmenleri Bülent Fidan ve Ethem Kuliğ, “Markalaşmaya verilen önemin sektör ve kamunun ortak ve uyumlu hareketi ile işlevsel hale geleceğini düşünüyoruz. The Brand Age dergisi bu amaç için bir platform işlevi görecektir. Konuyla ilgili gelişme ve sorunları gündeme taşıyarak ilgili çevrelerin katılımını sağlayacağız. Zira bizler, bu ülkenin yaratacağı markalarıyla zenginleşebileceğine inanıyor ve bu görüşü savunuyoruz.” diyorlar.

11 Temmuz 2010 Pazar

YAZ DÜĞÜNLERİ





Haftasonu gene bir arkadaşım düğünündeydim.Bu sefer elbisemi Zara'nın 2010 yaz yeni koleksiyonundan seçtim.

Sultan Kayıkları ile Boğaz Turu


Güzelleşmek ve dinlenmek için tarih kokan Çemberlitaş Hamamı






zevk, sefa mekanı.
acaba gidip de mutlu ayrılmayan var mıdır? çıkışta pembe pembe yanaklara bakıp "oh ne iyi ettim de geldim" demeyen var mıdır?
hele o mimari. o kubbe, o mermerler, o kocaman göbek taşı. "kimler geldi geçti burdan"ı düşünemeden edememek.
sonra bi mayışıklık göbek taşının üzerinde 15 dakika yatınca. sonra çalışanlardan birinin gelip güzel bi kese yapması, ardından köpük masajına geçmesi. "saçlarını da yıkayayım mı hanım kız?" diye sorması..çıkışta temiz temiz havlular, salon gibi olan yerde içilen çay. hele o sabun kokusu, saçınıza başınıza sinmiş..buram buram.
zamanın kendini unutturduğu bi yer çemberlitaş hamamı. kendinizi şımartmak istiyorsanız arada zamandan, paradan ya da başka bir şeyden fedakarlık edecekseniz, edin ve gidin.

ben gene orda çalışan teyzelerin günde 12-15 saat kimbilir kaç liraya çalıştığını düşünerek ve onlarla konuşarak dertlendim ama zaten hangi şey %100 mutluluk verir ki insana?

bilgi olması açısından 2009 aralık itibariyle, kese ve köpük masajı dahil 55 tl. yok kese ve köpük masajı istemiyorsanız 35 tl.

YENİ TREND ....CLUB ADA SEDEF.....





Sedef Adası ikinci bir eğlence, lezzet ve beach keyfiyle buluşuyor, CLUB ADA SEDEF bu yaz İstanbul’u tatlı bir kaçamağa davet ediyor! Doğal dokulardan oluşan dekorasyonu, Akdeniz mutfağının hafif dokunuşlarla farklılaştırıldığı yemeklerinden oluşan mönüsü, İstanbul’da denizin keyfini sürmek isteyenler için beach club’ı ile bu yaz CLUB ADA SEDEF zamanı olacak! Bu yaz İstanbullular Sedef Adası’na taşınacak! İstanbul’un en yeni “gözde” adası Sedef, hem doğal güzellikleri hem de yeni mekanı CLUB ADA SEDEF ile bu yazın en keyifli kaçamak noktası olacak! 45 yıllık Sedef adalı, işletmeci Habil Gürsoy ve Maçka Brasserie’nin iki ortağı, farklı iş tecrübelerinden sonra sektöre yeni bir bakış açısıyla katılan Gökhan Cüceloğlu ve Port Sedef’in de kurucu ortağı ve eski işletmecisi olan Muhittin Ülkü tarafından açılacak olan CLUB ADA SEDEF, Akdeniz mutfağının birbirinden lezzetli tatlarını sunan restaurantı ve geniş kapasiteli beach club’ıyla şehrin karmaşasından uzaklaşmak isteyenler için günün her saati yepyeni bir deneyim sunuyor. Dekorasyonda adanın eşsiz doğası mekana yansıyor! Var olduğu binanın doğal taş dokusunun bozulmamasına özen gösterilen mekanda taş ve ahşap malzemeler dikkat çekiyor. Beyaz ve doğal renklerin ön plana çıktığı minimalist bir dekorasyona sahip olan CLUB ADA SEDEF beach, restaurant ve bar bölümleri ile tüm gün boyunca misafirlerin keyifli vakit geçirilmesi üzerine tasarlandı. Aynı zamanda, kapalı restaurant alanıyla 12 ay servis veren CLUB ADA SEDEF, tekne sahibi müşterilerine de uzun bir sezon vaat ediyor. Akdeniz lezzetleri ön planda! CLUB ADA SEDEF mönüsünde, Akdeniz mutfağının eşsiz tatlarını kendi tarzıyla sunuyor. Klasik meyhane lezzetleri Sedef Adası’nın akşamlarında “bir dem keyif” yaşatıyor. Cumartesi ve Pazar günleri sunulan geniş kahvaltı seçenekleri ile her damak zevkine hitap ederek, bu yaz doyulmaz bir kahvaltı için de artık tek adres CLUB ADA SEDEF olacak. Eğlence beach club’dan başlayıp bara devam edecek… CLUB ADA SEDEF, yöneticiliğini Ersel Şen ve müzik direktörlüğünü Türkiye’nin en önemli isimlerinden Salih Saka’nın yapacağı beach club’da haftasonu boyunca nefis kokteyller eşliğinde sürecek happy hourlar akşamın ilerleyen saatlerinde muhteşem bir eğlenceye dönüşerek sabahın ilk ışıklarına kadar devam edecek. Adanın tüm renklerini, güzelliğini ve keyfini içinde barındıran CLUB ADA SEDEF, aynı zamanda Sedef Adası’ndan Büyükada’ya kadar sunduğu özel shuttle servisiyle misafirlerine ulaşımda büyük kolaylık sağlıyor. Ayrıca teknesi ile gelmek isteyen misafirler için de, teknelerin bağlanması için tonozlar bulunuyor. Club Ada Sedef / Rezervasyon info@clubadasedef.com




OLE MODA ÇEKİMİ





9 Temmuz 2010 Cuma

ŞAPKA






Arada bir gösterişli bir şapka takmak zevkli bir şey olsa gerek.

8 Temmuz 2010 Perşembe